Kendimi garip hissediyorum. Bugün yaptıklarımla alâkalı, ben olmaktan alâkasız.
Kendimi ifşa etmekten korkar, benzer durumlardan uyuyamaz olsam da, tekrar ve tekrar yazmaya devam ediyorum.
Adeta mecburum. Sadece yazdığımda varoluyorum, yazmadığımda yokum. Günlerin geçmesi için yazmalıyım. Sosyal olmak için yazmaya devam etmeliyim. Oysa bu iki kandırmaca arasında pek yalnızım.
Seçimli ve de tarafsız olarak.
Kimsenin beni görmek istemediği kadar ben de etrafımı görmek istemiyorum.
Başkaları ile olduğum kendimi özlüyorum ama Onları özlemiyorum.
En beteri buluşmalar sonrasında “daha” olamıyorum, azalıyorum.
Ne kadar azalırsam, o kadar yokum.
Çoğu zaman ne yaptığımı bilmiyorum ama o da ayrı güzel, sanki maceralara girmeye hazır beklermiş, serüvenlere atlamış gibi…
Gerçek olmasalar da doğru ne ki?
İnsanın uydurması kavramları kovalayarak yol alınmıyor. Çıksın da yiğit biri kanıtlasın bakalım “Adalet”, “Özgürlük”, “Mükemmellik” ya da “Doğru” gibi kavramlar var diye…
Neredeler? Görmüyorum?
Daima sancılar ve de sanrıları.